22 Ekim 2012 Pazartesi

Kıldan Tüyden Bir Mesele




Ataerkil toplumlar ata ve erk kelimelerinden oluştuğundan olsa gerek kadın olanı aşağılamak üzerine kurulmuştur. Atanın, erkini kadın olanı aşağılamakla gösterdiği “ata” sözlerinde açıkça görülür: “Kızın mı var, derdin var.”, “Kızını dövmeyen, dizini döver.” gibi. Bu sözler zamanla yerini ataerkil söylemlere bırakır ve kadın olan daha çok aşağılanır, kimi zaman bir hakaret etmek için kullanılan söz şudur: “Karı gibi.” Sahi “karı” gibi ya da doğru deyişiyle kadın olmanın nesi kötü. Neden doğru bir şeyden bahsederken “adam gibi” denir? Doğru olan sadece “adam” olan mıdır? Sorgulamalar üst üste gelirken cinsiyetçi bir ses yükseliyor erkek akıldan: “Erkekler, kadınlar gibi, kıldan tüyden meselelerle uğraşmazlar”.

Şimdi sorgulayalım: Kadınlar somut ve soyut anlamda kıldan tüyden meselelerle mi uğraşırlar? Somut anlamıyla kadınlar sadece vücutlarındaki kıllar ve tüylerle mi ilgilenirler? Soyut anlamıyla kadınlar kıl tüy kadar gereksiz şeylerle/konularla mı ilgilenirler? Bu soruyu somut ve somut anlamda “kıldan tüyden meselelerle” uğraşmayan bir kadın aracılığı ile açıklamak yerinde olacak. Öyleyse sahneye Frida Kahlo çıkabilir.

Frida, diğer birçok kadın gibi, hayatı boyunca büyük güçlüklerle mücadele eden biri. Küçük yaşta geçirdiği çocuk felci, gençliğinde geçirdiği otobüs kazası ve büyük aşkı –Diego Rivera- onun mücadeleci ruhunun temel göstergeleri olarak anılabilir. Onu bu yazının temel konusu yapan şey mücadeleci bir ruh taşımasının ötesinde mücadeleci bir kadın olarak soyut ve somut anlamda “kıldan tüyden meselelerle” uğraşmamasıdır.

Somut anlamda kıl tüy meselelerinin estetik kaygılar olduğu bilinir. Ama bu Frida için estetik bir kaygı olmaktan çok özgürlükçü ruhunun ifadesidir. Mesela Frida’nın birleşik kaşları bir martıyı andırır. Frida’nın kaşları ile anlatmak istediği özgürlüğe olan sevdasıdır. Özellikle otoportrelerinde kaşlarının –gerçekte tam olarak o şekilde olmasa da- bir martıyı andırdığı gözden kaçmaz. Bıyıkları ise onun özgür ruhunun seçimlerinin ürünü olmakla birlikte Aztek kadınlarında kadın gücünü temsil eden bir semboldür. Her ne kadar Frida’nın bıyıkları milliyetçilikle ilişkilendirilerek “gerçek İspanyol” olduğunun simgesi olarak düşünülse de Frida’nın biseksüel olması da bu tezi çürütmeye yeter. Çünkü Frida’nın bıyıklarını, onun cinsel tercihlerinin tezahürü olarak düşünmek de mümkündür.

Soyut anlamda kıldan tüyden meseleler ise gereksiz konular olarak düşünülür. Ama Frida bu konuda da kadınların aslında sadece basit/gereksiz konularla/işlerle uğraşmadığının sembolüdür. Mesela Frida’nın hayata karşı dimdik duruşunu, geçirdiği otobüs kazasından sonra verdiği mücadelede görmek mümkündür. Leğen kemiğinden girip vajinasından çıkan otobüs direği birçok kemiğinin kırılmasına neden olsa da, başlangıçta yaşamasının daha sonra ise yürümesinin pek mümkün olmayacağı söylense de Frida tüm bu acılara karşı mücadele ederek önce yaşamayı sonra yürümeyi başarmıştır. Hastalık döneminde ise yaptığı resimlerle –özellikle otoportreleriyle- birçok usta ressamın takdirini kazanmıştır. Frida’nın hayata karşı bu dimdik duruşu kendi figürlerine de yansır. Kendini çizdiği figürlerde hep direkt yüzü ve vücuduyla ona bakan kişiye meydan okur.

Şöyle der Frida: “Uçmak için kanatlarım varken neden ayaklara ihtiyaç duyayım?” Ataerkil toplumlar ata ve erk kelimeleri bir araya geldiğinden olsa gerek kadının –kanatları olduğu halde- ayakları olabileceklerini zannederler. Oysa onların yaptıkları tek şey kadınları cinsiyetçi söylemlerle ayağa düşürmektir. Frida, evliliğinde dahi “iki farklı insanız” diyerek Diego ile aynı evde yaşamayarak kadınların evlilikle erkek tahakkümü altına girmesi fikrini eleştirir. Kanatları olan birinin neden uçmadığını ve neden ayaklara ihtiyaç duyduğunu, belki de “erkekler kadınlar gibi kıldan tüyden meseleler ile uğraşmazlar” gibi cinsiyetçi söylemlerle neden karşı karşıya kaldığını eleştirir.

Frida, erkek aklın sandığının aksine, diğer tüm kadınlar gibi kıldan tüyden meselelerle uğraşmayan bir kadındı. O hayata ve cinsiyetçi yapılanmaya dimdik durdu; gerek tüyleriyle, gerek yaptığı işlerle.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder