
Tenar,
içine gömüldüğü karanlıktan çıkıp, özgürlüğe doğru emin adımlar atarken yanında
Ged vardı. Fakat bu kısa süreli durum, Ged’in yeni serüvenlere yelken açması
ile sona eriyordu. Tenar da yalnız kalmamak için Ogion’la yaşamayı seçiyordu. Yerdeniz
serisinin üçüncü kitabının son olduğunu zannedenler için “Tenar’a ne olduğu”
pek merak konusu olmuyor. Fakat Le Guin Yerdeniz serisinin üçüncü ve dördüncü
kitapları arasındaki uzun yıllar içinde feminizmle ilgilenmeye başlıyor ve bu
serinin asıl kahramanının bir kadın olması gerektiğine karar veriyor. Böylece
bu süreçte ve sonrasında Tenar’ın ve Tehanu’nun neler yaşadığını anlatmaya
başlıyor.
Kitap
yazılana kadar neler olduğunu sorduğumuzda, Tenar’ın evlendiğini, iki çocuğu
olduğunu, kocasının öldüğünü, kızının evlendiğini, oğlunun bir gemide
çalıştığını fakat ondan haber alamadığını öğreniyoruz. Tenar’ın yaptıkları ev
ve bahçe işlerinden ibaret. Tenar, kendini evine, çocuklarına adamış, öğrenmesi
gerekenleri, öğrenebileceklerini; Ogion’un ona öğretebileceklerini elinin
tersiyle itmiş bir kadın: “Öğrenmeyen bendim. Onu terk ettim. Onun kitaplarını
umursamıyordum. Bana ne yararları vardı? Ben yaşamak istiyordum, bir erkek
istiyordum, çocuklarımı istiyordum, yaşamımı istiyordum.” Onca
özgürlük savaşına rağmen, bunun daha sonrasını getiremeyen ve onu sadece
“kadın”
olarak gören bir adamla evlenen bir kadın. Öğrendiklerinden dolayı dışlanan ama
Çakmak’ın karısı Goha (Tenar) olarak kabul görmüş bir kadın.
Bunların
sonrasında Tenar’ın hayatı değişiyor. Çünkü Therru’yla (Tehanu) karşılaşıyor. Tehanu,
tecavüze, kötülüğe uğramış, ailesi tarafından ateşe atıldığı için yüzünün ve
vücüdunun bir kısmı yanmış. Bu özelliklerine rağmen bir güce sahip ve bu gücün
farkında olan, görüntüsünden rahatsızlık duymamayı öğrenebilen biri. Başlangıçta
Tenar, Tehanu’nun görüntüsünün etkisinden kurtulamayıp, yüzünü gizleyebileceği
bir iş yapması gerektiğini düşünüyor. Oysa Ogion “ona her şeyi öğretmesi gerektiğini”
söylüyor. Tenar ise Tehanu’yu daha fazla karanlığa gömmekten vazgeçiyor.
Tehanu’nun yeteneklerinin, Yosun’un öğrettikleriyle canlanmasına ön ayak
oluyor. Karanlıktan gelen bu kadın, hala karanlıkla dolu olduğunu ve onu sadece
ateşin temizleyebileceğini düşünüyor.
Ateşlerin içinde yanmaktan kurtardığı Tehanu, aslında Tenar’ın değişiminin ta
kendisi. Çünkü Tenar, Tehanu’ya baktıkça “onarılamayan bir yanlışı aşmayı”, saklamaya
çalıştığı Tehanu’nun her şeyi öğrenmesi ve kendiyle yüzleşmesi gereğini
anlıyor.
Tehanu,
Tenar’ın aksine, karşısına çıkan tüm güçlükleri aşabilen, kendi karanlığından
kendisi kurtulabilen ve zayıflığa yenik düşmeden kendi gücünü görebilen bir
kadın. O gücünü ateşten alan ve ateşe direnen bir kadın. Tehanu, her şeyi
öğrenmeye kararlı bir kadın. Annesinin, Yosun’un ona öğrettiklerini kolayca
öğreniyor. İçinde büyük bir yetenek barındırıyor. Tehanu hiçbir zaman karanlığa
gömülmek istemeyen aksine öğrendikleriyle çok uzaklara uçmak isteyen bir kadın.
Tenar,
hayatı boyunca kapılarını kapatan ve sadece evinin içinde yaşayan, ev
işleriyle meşgul olan bir kadının suretidir; öğrenmek ve Tenar olmak yerine
Çakmak’ın karısı, Goha olmayı yeğlemiş bir kadın. Tehanu ise başkaldıran, tüm
engellere rağmen yıkılmayan, direnen bir kadının simgesidir. Aslında Tenar ve
Tehanu, kadının iki yanıdır. Bir yandan “kadın işlerini” yapan kadın, diğer
yanda direnen, yıkılmayan, başaran kadın.
Ursula K. Le Guin
Tehanu
çev. Çiğdem Erkal İpek
İstanbul: Metis Yayınları, 2003
215s.
http://www.insanokur.org/?p=22096
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder