Ataerkil toplumlar ata ve erk kelimelerinden oluştuğundan olsa gerek
kadın olanı aşağılamak üzerine kurulmuştur. Atanın, erkini kadın olanı
aşağılamakla gösterdiği “ata” sözlerinde açıkça görülür: “Kızın mı var,
derdin var.”, “Kızını dövmeyen, dizini döver.” gibi. Bu sözler zamanla
yerini ataerkil söylemlere bırakır ve kadın olan daha çok aşağılanır,
kimi zaman bir hakaret etmek için kullanılan söz şudur: “Karı gibi.”
Sahi “karı” gibi ya da doğru deyişiyle kadın olmanın nesi kötü. Neden
doğru bir şeyden bahsederken “adam gibi” denir? Doğru olan sadece “adam”
olan mıdır? Sorgulamalar üst üste gelirken cinsiyetçi bir ses
yükseliyor erkek akıldan: “Erkekler, kadınlar gibi, kıldan tüyden
meselelerle uğraşmazlar”.
Şimdi sorgulayalım: Kadınlar somut ve soyut anlamda kıldan tüyden
meselelerle mi uğraşırlar? Somut anlamıyla kadınlar sadece
vücutlarındaki kıllar ve tüylerle mi ilgilenirler? Soyut anlamıyla
kadınlar kıl tüy kadar gereksiz şeylerle/konularla mı ilgilenirler? Bu
soruyu somut ve somut anlamda “kıldan tüyden meselelerle” uğraşmayan bir
kadın aracılığı ile açıklamak yerinde olacak. Öyleyse sahneye Frida
Kahlo çıkabilir.
Frida, diğer birçok kadın gibi, hayatı boyunca büyük güçlüklerle
mücadele eden biri. Küçük yaşta geçirdiği çocuk felci, gençliğinde
geçirdiği otobüs kazası ve büyük aşkı –Diego Rivera- onun mücadeleci
ruhunun temel göstergeleri olarak anılabilir. Onu bu yazının temel
konusu yapan şey mücadeleci bir ruh taşımasının ötesinde mücadeleci bir
kadın olarak soyut ve somut anlamda “kıldan tüyden meselelerle”
uğraşmamasıdır.
Somut anlamda kıl tüy meselelerinin estetik kaygılar olduğu bilinir.
Ama bu Frida için estetik bir kaygı olmaktan çok özgürlükçü ruhunun
ifadesidir. Mesela Frida’nın birleşik kaşları bir martıyı andırır.
Frida’nın kaşları ile anlatmak istediği özgürlüğe olan sevdasıdır.
Özellikle otoportrelerinde kaşlarının –gerçekte tam olarak o şekilde
olmasa da- bir martıyı andırdığı gözden kaçmaz. Bıyıkları ise onun özgür
ruhunun seçimlerinin ürünü olmakla birlikte Aztek kadınlarında kadın
gücünü temsil eden bir semboldür. Her ne kadar Frida’nın bıyıkları
milliyetçilikle ilişkilendirilerek “gerçek İspanyol” olduğunun simgesi
olarak düşünülse de Frida’nın biseksüel olması da bu tezi çürütmeye
yeter. Çünkü Frida’nın bıyıklarını, onun cinsel tercihlerinin tezahürü
olarak düşünmek de mümkündür.
Soyut anlamda kıldan tüyden meseleler ise gereksiz konular olarak
düşünülür. Ama Frida bu konuda da kadınların aslında sadece
basit/gereksiz konularla/işlerle uğraşmadığının sembolüdür. Mesela
Frida’nın hayata karşı dimdik duruşunu, geçirdiği otobüs kazasından
sonra verdiği mücadelede görmek mümkündür. Leğen kemiğinden girip
vajinasından çıkan otobüs direği birçok kemiğinin kırılmasına neden olsa
da, başlangıçta yaşamasının daha sonra ise yürümesinin pek mümkün
olmayacağı söylense de Frida tüm bu acılara karşı mücadele ederek önce
yaşamayı sonra yürümeyi başarmıştır. Hastalık döneminde ise yaptığı
resimlerle –özellikle otoportreleriyle- birçok usta ressamın takdirini
kazanmıştır. Frida’nın hayata karşı bu dimdik duruşu kendi figürlerine
de yansır. Kendini çizdiği figürlerde hep direkt yüzü ve vücuduyla ona
bakan kişiye meydan okur.
Şöyle der Frida: “Uçmak için kanatlarım varken neden ayaklara ihtiyaç
duyayım?” Ataerkil toplumlar ata ve erk kelimeleri bir araya
geldiğinden olsa gerek kadının –kanatları olduğu halde- ayakları
olabileceklerini zannederler. Oysa onların yaptıkları tek şey kadınları
cinsiyetçi söylemlerle ayağa düşürmektir. Frida, evliliğinde dahi “iki
farklı insanız” diyerek Diego ile aynı evde yaşamayarak kadınların
evlilikle erkek tahakkümü altına girmesi fikrini eleştirir. Kanatları
olan birinin neden uçmadığını ve neden ayaklara ihtiyaç duyduğunu, belki
de “erkekler kadınlar gibi kıldan tüyden meseleler ile uğraşmazlar”
gibi cinsiyetçi söylemlerle neden karşı karşıya kaldığını eleştirir.
Frida, erkek aklın sandığının aksine, diğer tüm kadınlar gibi kıldan
tüyden meselelerle uğraşmayan bir kadındı. O hayata ve cinsiyetçi
yapılanmaya dimdik durdu; gerek tüyleriyle, gerek yaptığı işlerle.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder