Bu sayede cinsiyet kadın ve erkek olarak belirlenmiş bir ikiliğe sıkışmıştır. Öteki olarak adlandırılan, kabullenilmeyen, garipsenen, çoğu zaman itilip kakılan ve yok edilen LGBTQ bireyler ise bu belirlenmişlik içinde var olmak için mücadele ederler. İktidarlar bu mücadelede yer almaz ve LGBTQ bireyler için özgürlük alanı yaratma çabasına girmez. Çünkü önemli olan yeni işçi kuşakların sorunsuzca yaratılmasıdır. Bu da kadın ve erkek belirlenmişliği ile mümkündür. Dolayısıyla Giddens’in saptamasında olduğu gibi erkekler “erkek rolüne”, kadınlar ise “kadın rolüne” adapte edilirler –ki kapitalist toplumun devamlılığı sağlanabilsin. Peki, bu rollerin dışına çıkılırsa ne olur?
Ursula K. Le Guin, Karanlığın Sol Eli adlı kitabında belirlenmiş cinsiyetlere sahip olmayan bir halkın, kadın ve erkek rolleri olmadan nasıl yaşadıklarını anlatır. Cinsiyetin ve cinsiyet ayrımının olmadığı bir dünya hayal ederek yazan Le Guin, bu nedenle androjen bir toplum ütopyası kurar. Kış gezegeninde yaşayan bu topluluk ayın büyük bir kısmını cinsiyetsiz olarak yaşar. Fakat her ay cinsel aktivitenin yaşandığı kammer döneminde iki cinsiyetten birine dönüşüm gerçekleşir. Yani bir ay kadın olan bir birey, sonraki kammer döneminde bir erkek olabilir.
Dünyalı birçok kişinin bu durumu algılayamayacağı gibi, dünyadan Kış’a giden Genli Ai de bu cinsel rollerden arınmış dünyayı kavramakta güçlük çeker. Ona göre Gethenliler erkek olmak için fazla “efemine”, kadın olmak için fazla “maskülen”dir. Ai, kralın hamile olduğunu duyunca şaşırır hatta bunu komik bulur. Çünkü onun dünyasında kral/iktidar erkek olduğu için “erkek gibi” davranır. Le Guin’in ütopyasında Gethenliler hem baba olabilir hem de çocuk doğurabilirler. Çünkü onlar için kadının anne olması, erkeğin baba olması gibi bir durum yoktur. Le Guin –kammer döneminde kadınla kadının ya da erkekle erkeğin cinsel ilişkisinden bahsetmediği için hayıflansa da- Kış’ta yaşayan herkesi toplumsal cinsiyet rollerinden arındırmıştır. Zaten kammer dönemleri haricinde bireylerin cinsiyetleri de yoktur. Bu nedenle söz konusu toplum ikiliklerden sıyrılmış bir toplumdur ve bu sayede çatışmalar ortadan kalkmıştır.
Cinsiyetten arındırılmış böyle bir dünya sadece bir cinsin değil kadının, LGBTQ bireylerin ve erkeklerin özgürlüğüne giden yollardan biri olabilir. Fakat bugünün dünyasında bu ne kadar mümkündür sorusunu yanıtlamak zordur. Toplumsal cinsiyetin belirli roller haline geldiği, kadınların birer “kuluçka makinesi”, erkeklerin ise potansiyel işçiler olarak görüldüğü bir dünyada bu soruyu yanıtlamak gerçekten zordur. Kralın hamile olduğunu duyabilmek dileğiyle…
Ursula K. Le Guin
Karanlığın Sol Eli
çev. Ümit Altuğ
İstanbul: Ayrıntı Yayınları, 2010.
254 s.
http://kulturlukedi.wordpress.com/2012/11/18/kelimeler-kitaplar-kral-hamile-miymis/
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder