Havalar soğuyup kış kendini iyiden iyiye göstermeye başladığında
kimileri sıcacık evlerinde büyüklerinin anlattığı masallarla ısıtır
içini. Kimi de bu masalları evin en sıcak köşesinde bir yazardan
dinlemeyi/okumayı tercih eder. Kimi kucağında okşadığı kedisiyle daldığı
masal dünyasının içinde bir zaman yolcuğuna başlamıştır bile...
Bir
ölümle başlayan "Kış Masalları", ayrı hikayeleri bir araya getirerek
aynı noktada, belki de aynı kaderde buluşturur. Bir yandan Kaf Dağı’nın
masalını anlatır yazar, öte yandan çok da uzak olmayan bir zamanda
geçmiş hüzünlü bir aşk hikayesini. İlk hikaye, Kaf Dağı’nın eteklerinde
yıkık dökük bir kale yaşayan, doğanın gücüne inanan ve bu yüzden 'cadı'
diye yaftalanan Buneba ile Dedamitza'yı ve bu iki kadının sağlığına
tekrar kavuşturdukları Rostom’u anlatır.
Rostom'un babası,
oğlunun kadınlar tarafından aşk büyüsüyle büyülendiğini düşünerek bu iki
kadını öldürmeye karar verir. Buneba Rostom’u çok sevse de doğanın ona
öğrettiği şeyi hiç unutmaz: “Vefa ve sevgi hiç yalnız dolaşmazlar
kalbimizde. Onların herkesten gizledikleri bir kardeşleri daha vardır:
Kin.” Bu nedenle, ruhu bedeninden ayrılırken Rostom’un ve ailesinin
ardına 7 kuşak boyunca sürecek bir laneti salar. Rostom evlenip bir yuva
kursa da hüzünlü gözleri hep Kaf Dağı’nın ardını izler. Bu hüzün,
Buneba’nın hayali gelip Rostom’u sonsuz mutluluğa/ölüme kavuşturana
kadar da sürer.
Rostom’un
üzerindeki lanet 7 kuşak sonrasına kadar uzanır. Mehmet de büyük dedesi
gibi, babası yüzünden büyük aşkı Teresa’ya uzaktan uzağa ve çaresizce
âşık olmaktan başka bir şey yapamaz. Yapmak istese de sanki üzerine
sarılmuş lanet onu engeller ve güzel sevgilisine kavuşamaz. Aradan geçen
yıllar da, mesafeler de bu aşkı yok edemez. Çünkü Mehmet de atasıyla
aynı derin duyguları besleyen ruhu taşır. Gün gelip Teresa’nın hüzünlü
haberini aldığında neşeyle ölüme doğru yol alır. Çünkü gittiği ölüm
değil, Teresa’nın kendisidir: “Sevgilim ne olur beni affet, ne kadar geç
kaldığımı fark edememişim, ama şimdi hemen hazırlanırım ben.”
Rostom’un
ruhu torunlarında, Buneba’nın ruhu ise onların sevdikleri kadınlarda
yaşar. Dedamitza da her zaman bu kadınların yanında, onların dostu,
sırdaşı, en yakını olan yardımcılarının ruhlarında yaşar. Bu zaman
yolculuğu Dedamitza’ya ağır gelir: Ne kadar da zordu bu çok uzun hayatı
ya da hayatları yaşamak farklı bedenlerde, ama aynı ruhla, aynı sevgiyle
ve üstelik de bedenden bedene aktarılan aynı bilinçle.” Yine de
Buneba’nın lanetinin mağduru olan kadınların acılarını
dindirmek/dertlerine ortak olmak için hayata onlarla devam eder.
Kışın
bu soğuk, kar bekleyen günlerinde masal anlatanı olmayanlar veya
masalını kendilerinden dinlemek isteyenler sıcak bir köşeye çekilip "Kış
Masalları"nın, kulağa fısıldadığı kadim sırları dinleyebilir. Nesilden
nesile aktarılan bir lanetin çaresiz kalan âşıklarının hikayesi, çok
eski zamanlardan yakın geçmişe uzanan gizemli ve fantastik bir
yolculukla, çoğu kez eski Türk filmi naifliğiyle ve 'mutlu son'
beklentisi yaratarak okurunu zamandan zamana sürüklüyor.
Murat Atabarut
Kış Masalları
İstanbul: Altın Kitaplar, 2012.
312 s.
Murat Atabarut
Kış Masalları
İstanbul: Altın Kitaplar, 2012.
312 s.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder