18 Ocak 2013 Cuma

Nesilden Nesile...

Havalar soğuyup kış kendini iyiden iyiye göstermeye başladığında kimileri sıcacık evlerinde büyüklerinin anlattığı masallarla ısıtır içini. Kimi de bu masalları evin en sıcak köşesinde bir yazardan dinlemeyi/okumayı tercih eder. Kimi kucağında okşadığı kedisiyle daldığı masal dünyasının içinde bir zaman yolcuğuna başlamıştır bile...

Bir ölümle başlayan "Kış Masalları", ayrı hikayeleri bir araya getirerek aynı noktada, belki de aynı kaderde buluşturur. Bir yandan Kaf Dağı’nın masalını anlatır yazar, öte yandan çok da uzak olmayan bir zamanda geçmiş hüzünlü bir aşk hikayesini. İlk hikaye, Kaf Dağı’nın eteklerinde yıkık dökük bir kale yaşayan, doğanın gücüne inanan ve bu yüzden 'cadı' diye yaftalanan Buneba ile Dedamitza'yı ve bu iki kadının sağlığına tekrar kavuşturdukları Rostom’u anlatır.

Rostom'un babası, oğlunun kadınlar tarafından aşk büyüsüyle büyülendiğini düşünerek bu iki kadını öldürmeye karar verir. Buneba Rostom’u çok sevse de doğanın ona öğrettiği şeyi hiç unutmaz: “Vefa ve sevgi hiç yalnız dolaşmazlar kalbimizde. Onların herkesten gizledikleri bir kardeşleri daha vardır: Kin.” Bu nedenle, ruhu bedeninden ayrılırken Rostom’un ve ailesinin ardına 7 kuşak boyunca sürecek bir laneti salar. Rostom evlenip bir yuva kursa da hüzünlü gözleri hep Kaf Dağı’nın ardını izler. Bu hüzün, Buneba’nın hayali gelip Rostom’u sonsuz mutluluğa/ölüme kavuşturana kadar da sürer.

Rostom’un üzerindeki lanet 7 kuşak sonrasına kadar uzanır. Mehmet de büyük dedesi gibi, babası yüzünden büyük aşkı Teresa’ya uzaktan uzağa ve çaresizce âşık olmaktan başka bir şey yapamaz. Yapmak istese de sanki üzerine sarılmuş lanet onu engeller ve güzel sevgilisine kavuşamaz. Aradan geçen yıllar da, mesafeler de bu aşkı yok edemez. Çünkü Mehmet de atasıyla aynı derin duyguları besleyen ruhu taşır. Gün gelip Teresa’nın hüzünlü haberini aldığında neşeyle ölüme doğru yol alır. Çünkü gittiği ölüm değil, Teresa’nın kendisidir: “Sevgilim ne olur beni affet, ne kadar geç kaldığımı fark edememişim, ama şimdi hemen hazırlanırım ben.”

Rostom’un ruhu torunlarında, Buneba’nın ruhu ise onların sevdikleri kadınlarda yaşar. Dedamitza da her zaman bu kadınların yanında, onların dostu, sırdaşı, en yakını olan yardımcılarının ruhlarında yaşar. Bu zaman yolculuğu Dedamitza’ya ağır gelir: Ne kadar da zordu bu çok uzun hayatı ya da hayatları yaşamak farklı bedenlerde, ama aynı ruhla, aynı sevgiyle ve üstelik de bedenden bedene aktarılan aynı bilinçle.” Yine de Buneba’nın lanetinin mağduru olan kadınların acılarını dindirmek/dertlerine ortak olmak için hayata onlarla devam eder.

Kışın bu soğuk, kar bekleyen günlerinde masal anlatanı olmayanlar veya masalını kendilerinden dinlemek isteyenler sıcak bir köşeye çekilip "Kış Masalları"nın, kulağa fısıldadığı kadim sırları dinleyebilir. Nesilden nesile aktarılan bir lanetin çaresiz kalan âşıklarının hikayesi, çok eski zamanlardan yakın geçmişe uzanan gizemli ve fantastik bir yolculukla, çoğu kez eski Türk filmi naifliğiyle ve 'mutlu son' beklentisi yaratarak okurunu zamandan zamana sürüklüyor.


Murat Atabarut
Kış Masalları
İstanbul: Altın Kitaplar, 2012.
312 s.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder