10 Aralık 2012 Pazartesi

Buradayım!

“Ben normaldim, önceden yani…” diyen adamın hikâyesini bilir misiniz? Hani şu kendinden 91 cm uzakta yaşayan, ona 150 tonluk bir meteor çarptıktan sonra artık hiçbir şeyin yerli yerinde olmadığını anlayan adamın… Peki ya Gregor Samsa’yı tanır mısınız? Hani şu içinde yaşadığı dünyayı sorgulayan ve bu dünyaya başkaldırdığı için başkalaşım geçiren, böcekleşen; içinde yaşadığı toplumun kalıplarına/ normlarına uymadığı için tiksinilecek, küçük, pis bir yaratıkmış gibi davranılan adamı… Bu iki adam, içinde bulunduğumuz sistemim insanları şekillendirerek kendilerinden nasıl uzaklaştırdığını ve şekillenmeyenleri sistemden nasıl uzaklaştırdıklarını gösterir.

Malum, devir muktedirin devri. Bu nedenle insanların kendinden uzaklaşmaları ya da muktedir uğruna değişmeleri kimsenin umurunda değil. Aksine birçok kişi değişimle belli kazanımlar elde edebileceğini düşünüyor. Kendinden uzaklaşıp giderken geriye dönüp bakmıyor; ne olacağım diye sormak yerine olana bakıp yerinde sayıyor. Toplum ve sistem içinde belli hesaplar yaparak günü bitirmeye bakıyor. Aralarından bazıları bunun “gerçek bir hasar” olmadığını düşünüyor. Ama kendinden uzaklaşmanın verdiği sıkıntıları belli organizasyonlarla aşabileceğini düşünenler yarı yolda kaldıkça hasar ortaya çıkıyor. Aralarından bazıları hâlâ “bu sadece organizasyon meselesi, organize olmalıyım hepsi bu.” diyerek etrafındaki her şeyi/ herkesi bu dönüşüme inandırabileceğini zannediyor. Fakat kendinden uzakta/ aşağıda yaşamanın ne demek olduğunu öğrenmeye başladığında asıl sancı başlıyor. Kendinden 91 cm uzakta yaşayan adam(lar), kendilerine dönmeye çalıştıkça aşağıya –daha aşağıya- doğru batıp gidiyor(lar).

Gregor Samsa bu hikâyenin neresinde diye düşünenler olacaktır. Sahi, Samsa onu kendinden uzaklaştırmak isteyen sisteme başkaldırmış, akışa kapılmamış, normları kabullenmiş ve bir böceğe dönüşmüştü. Neyse ki Samsa’nın geçirdiği dönüşüm onu kendine ve gerçek bir birey olma isteğine ya da kısaca muktedire yaklaştırmamıştır. Samsa’nın böcekleşmesi topluma göredir; gerçek hasarın Samsa’da olduğu düşünülse de, asıl hasar kendinden (en az 91 cm) uzaklaşan, boyun eğen/ sorgulamayan/ kafa sallayan insanlardadır. Belki de Samsa, kendinden uzaklaşmak yerine bir “böceğe” dönüşmeyi tercih ettiği için bu satırlardadır.

Sınırları çizilmiş, kurallar/ belirlenmişlikler/ normlarla dolu bir dünyada nasıl yaşamak istediğiniz; işte asıl mesele, bu. Sürünün içinde güdüldükçe mi ilerleyeceksiniz, yoksa başınızı alıp gidecek ve bir böcek, bir cüzzamlı ya da bir suçlu olarak varsayılmak pahasına kendiniz olmayı mı tercih edeceksiniz? Zaman geçip giderken kendinden 91 cm uzaklaşan adam gibi kendine yabancılaşmaya bile alışan birinin toplum içinde “buradayım!” diyebilmesi için belki de artık çok geç…

Not: Kendinden 91 cm uzakta yaşan adamın öyküsü için (bit.ly/Pdkxx1). 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder