2012 yılı başlarken neredeyse her kanalda/reklam arasında “yeni yıl,
yeni umutlar” temalı Coca-Cola reklamı gösteriliyordu. Reklamın ana
fikri mevcut her bir olumsuzluğa karşı umut edebilmeyi sağlayacak
onlarca neden olduğu üzerine temelleniyordu. Öyle ki, çöken her
ekonomiye karşı bebek bekleyen mutlu çiftler, çekilen tel örgüler
karşısında hoş geldiniz diye açılan kapılar, dünyadaki kötü haberlere
karşı internetteki komik videolar, haksız kazanç sağlayan kişilere karşı
tanımadığı birine kan verenler daha iyi bir dünyaya inanmanın nedenleri
arasında sayılıyordu. Elmalarla armutlar birbirine karıştırılıyordu ama
olsun, önemli olan yeni yıl için yeni umutlar sunmaktı.
Şimdilerde yine birçok yerde karşımıza çıkan “mutlu olmak için bir milyon neden var” kampanyası da yeni yıl için yeni umutlar sunmaya devam ediyor. Otobüs duraklarındaki afişlerde; yemek getiren komşular, yol gösteren insanlar ya da radyoda çalan şarkılar mutlu olmanın bir milyon nedeni arasında gösteriliyor. Diğer nedenler arasında ise her sabah uyanmak, renklerin varlığı, gökyüzünde parlayan yıldızlar ya da güneş, hayatın sürprizleri falanlar filanlar sayılıyor. Yine elmalarla armutlar birbirine karıştırılıyor. Bu hataya düşmemenin belki de en iyi yolu mutluluğu tanımlamak. Her ne kadar yanlış tanımlamalar konusunda ün salmışsa da yetkin bir kaynak olan TDK mutluluğu şöyle tanımlıyor: “Bütün özlemlere eksiksiz ve sürekli olarak ulaşılmaktan duyulan kıvanç durumu”. Mutlu kavramı ise “mutluluğa ulaşmış kimse” olarak tanımlanıyor. Dolayısıyla bu tanımlara göre reklam kampanyası amacına ulaşmadan sona ermiş oluyor. Neden mi?
Çünkü sadece Türkiye’de eşinden gördüğü şiddetten dolayı jet hızıyla
boşanan bir kadın milletvekiline karşı; boşanmak istediği için balkondan
atılan, “en kötü ihtimalle ölürsün” diye “avutulan” kadınlar var. Yol
soranları gideceği yere kadar götürenlere karşı, barış elçisine tecavüz
edip, öldürenler var. Kokusu gelmiştir diyerek yemek getiren komşulara
karşı, her dört çocuktan biri aç ve yaklaşık 13 milyon kişi yoksulluk
sınırının altında yaşıyor. Son 11 ayda 506 işkence, 35 yargısız infaz,
19 faili meçhul, 216 kadın cinayeti, 301 fikir özgürlüğü cezası var.
Yani, mutlu olmak için “görme, duyma, düşünme/bilme!” emirlerine uyup
üç maymunu oynamak gerekiyor. Bu durumda bir milyon nedeni saymak da
zor olmuyor. Attığınız her adım, öyle ya da böyle aldığınız her nefes
mutlu olmanın nedenlerinden biri olarak sayılabiliyor. Anlık tebessüm
yaratacak durumlar mutluluğu anlamlandıracak nedenler olarak
tanımlanıyor.
Şimdilerde “bütün özlemlere eksiksiz ve sürekli olarak ulaşabilmek”
ütopik görünüyor. Dolayısıyla mutlu olmanın yolları ağır taşlarla
kapanmış oluyor. Yüzümüzdeki anlık tebessümler içimizdeki derin acıları
dindiremezken, bize “gerçek daha iyi bir dünya için” yeni umutlar
beslemekten başka bir şey kalmıyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder